Genelde seanslara hep şu cümle ile başlıyorum:
Evet bu harita ile doğduk ama her birimizin amacı kendi haritamızı aşmak olmalı. Kemalat dediğimiz nokta ancak haritamızı aşabildikçe oluşabiliyor. Sen uyanana kadar yıldızlar seni yönetiyor. Sen uyanırsan yıldızları yönetebilirsin. Aşmak için ise önce kendi döngülerimizi idrak etmemiz lazım. Satürn bu dünyaya ait. Karmayı, kuralları, dersleri, korkuları, bedelleri o belirliyor. Hepimizin amacı ise; satürnün korkularından, ay’ın dürtülerinden geçerek kendi güneşimize yükselmek. Güneş, ışık, şems, kemalat.
Zor açılar dinamizm getirir. Güzel açılar çokça atalet. O yüzden zor açılardan korkmaktan ziyade, kendimize, tekniklerimize, eylemlerimize, hizmetlerimize daha çok sarılmalıyız. O dinamizm büyük sıçrayışlar doğurabilir. O yüzden bazen durmak, gözlemlemek, kendimize varmak koşturmaktan çok daha büyük sıçrayışlar sağlayabilir. Her zaman iyi, güçlü, mutlu, dengeli hissetmek zorunda da değiliz. Hissettiğimiz her ne ise, orda da durabilir, yumuşayabilir, yayılabiliriz ??
Zor açılardan korkmayın. Bir hocam ‘dertler bitmez, yer değiştirir’ derdi 🙂 Gezegenler hareket ettikçe çok doğru. O yüzden korkunun ecele faydası yok. Farkında olduğunuz veya olmadığınız öyle çok transit alıyoruz ki. O yüzden farkında olup, disiplin geliştirmek çok önemli. Farkındalık, anlayış, dürtüsel düşünce ve davranışlardan çıkıp farklı algılayabilmek/ davranabilmek. İşte bunlar çok kıymetli. Kaderimizi değiştirebilir miyiz bilmiyorum, ama an’lık düşünce, davranış ve algımızı değiştirdiğimizde hayatımızın da değişmeye başladığından eminim. Böylelikle enerjilere yön vermeye başlıyoruz. Mars transitini illa kaza, sakarlık, gerginlik, kavga olarak yaşamak zorunda değiliz. Bu transiti bunca yıldır atamadığımız bir adımı atmak, enerjimizi hedefimize yöneltmek, güçlenmek olarak da kullanabiliriz.